Yaşı kırkı bulmak, insanın yeterli
olgunluğa erişmesi demek olmayabilir. Bunun üzerine gelen sağlıklı, dinç
babanın ani vefatı insanı derinden sarstığı ve hüzne boğduğu kadar olgunlaşmayı
da getirir. Yaşının ilerlemesine rağmen olgunlaşmamakta direnen evlat, babanın
dünyayı değiştirmesi karşısında mecalsizdir.
“Babam iyi insandı” sözü kişinin hayatını
babasına borçlu olması gerçeği yanında çok sathi kalır. “Babam yanlışsız
adamdı” demek de doğruyu ifade etmez. Çünkü babalar yanlış yapabilir. Ancak bu
yanlışlar babaların iyiliğine, merhametine, güzelliğine, bir ömür çocuklarının
üstüne titremişliğine halel getirmez.
Kumaşı iyi dokunmuş bir babanın çocuğu
olduğunun bilincinde olarak hayata farklı bakar insan. Babam hayatını itina,
estetik, ahlak, inanç, gayret üzerine kurmuştu. O; zatına hoşça bakmasında
gösterdiği itina, tavrında gözlenen estetik, insanlarla ilişkilerinde dayandığı
ahlak, inanç temelli bir yaşantı, rızkını kazanmak uğrunda gösterdiği gayret ile
hatırlanacak.
Çocuklarına yaklaşımında bir eğitimci
hassasiyeti gözlenirdi. İlkokulun ikinci yahut üçüncü sınıfındayken heceleyerek
okuduğumu gördüğünde kitabı eline alıp akıcı bir şekilde okuyarak “bundan sonra
böyle okumalısın” deyişi hala kulaklarımda. Yine ilkokulda arkadaşlarla ders
çalışırken sorularımıza içtenlikle verdiği cevaplar hatırımda.
Çocuklarıyla kurduğu ilişkinin ölçülü bir
mesafeye tabi olduğunu söylemek gerçeğe uygun düşer. Bu mesafenin ilerleyen
yaşlarda azalarak bazı çocuklarıyla daha senli benli, şen hale dönüştüğü
görülse de genel olarak korunduğunu söylemeliyiz. Çocuklarıyla ilişkilerinde
koruduğu mesafenin faydası ailedeki sorunların fazla büyümeden çözülmesinde etkili
olmuştur.
Babasız büyümüş olması, bir baba olarak
çocuklarına yaklaşımında belirleyici olmuştur. Çocuklarını koruyup kollamasında,
onlara ilgisindeki yoğunlukta bu durumun payı büyük olsa gerek. Bir defasında,
hakkında kötü bir rüya gördüğü çocuğunu babalık sezgisiyle başına olumsuz bir
şey gelebilir endişesiyle dikkatli olması yönünde uyardığına şahit olmuştum.
Dinine bağlılığının babamın ayırıcı bir
vasfı olduğunu söylemenin yeri. Dine bağlılığını, dini yaşama geçirmesini
çocukları için bir tür eğitime dönüştürmüştür. Ancak bu durum “şöyle yap, böyle
yap” tarzında söylemekle sınırlı değildi. Daha çok yaşayarak örneklik etme
şeklindeydi. Çocukluğumuzda kardeşlerimle sabahlara kulaklarımızda babamın
zikir ve dualarıyla uyanırdık.
Babam hayatını çabukluk üzerine
kurmamıştı. Ona göre bir işin süratle yapılıp bitirilmesi değil; doğru, özenli,
eksiksiz bir şekilde yerine getirilmesi önemliydi. Günlük işlerini yaparken de ibadet
ederken de bu durum değişmezdi. İşini yüzden savma yaparak bir an önce bitirme
eğilimi babamın tavrına uygun düşmezdi. Bu şekilde işine özen gösterme, vakit
alsa bile doğrusunu yapma çabasının onun için yıpratıcı olduğunu söylemeliyiz.
Çünkü aynı tavrı etrafından bekleyip de görememek kendisini çoğu zaman yıpratmıştır.
Babamın ilkeli duruşunu da buraya not
etmeliyiz. İlkelerinin yara aldığını gördüğünde
ise işi kavgaya vardırmaktan geri durmamıştır.
Geniş
alnının aydınlığı, kendinden emin haliyle çevresindekilere güven aşılayan
yürüyüşü, yürürken dikkatini çevreden koparıp sadece önüne bakması ile
hatırımızda olacak.
Babamın ebediyete göçmesiyle içimize çöken
hüzün, koskocaman eksilmişlik duygusu gönülden duaları ayaklandıracak. Hep
dualar boy verecek içimizde. Allah Teala’ya her yakarışta ona rahmet, ona af,
ona bağışlanma, ona mağfiret dileği gelip en başına konacak dualarımızın. Rauf
ismi, rahmeti gazabını kuşatan er-Rauf’a yönelen merhamet dileği/dilekçesi olacak.
Unutulmazlığı hem dualarımıza hem hafızamıza damga vuracak, güzellikleri hareketlerimize
yön verecek inşallah.
Yorumlar
Yorum Gönder